Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Romantik bir Gay Filmi: Sonsuza Kadar
Efe Akın, katıldığı bir yemek programında şarkı söyleyerek şöhret olduktan sonra başarılı albüm çalışmalarına imza atmış, bazı müzik ödülleri kazanmış ve birkaç popüler TV dizisinde rol almış, genç kızlar tarafından sevilen yakışıklı bir pop şarkıcısıydı. Kimileri onu yaptığı romantik şarkılarla tanıyor, magazin basınında çıkan ünlü mankenlerle ve oyuncularla çekilmiş fotoğrafları yüzünden onu bir hayli çapkın bir erkek zannediyordu. Tüm bunların sadece bir PR göz boyaması olduğunu, imajının aksine Efe’nin iri yarı ve sert erkeklerden hoşlanan bir pasif olduğunu bilenler de vardı ama kimse bunu yüzüne vuramıyordu. Şöhret ve para, ona böylesi bir dokunulmazlık sağlamıştı. Henüz yirmi altı yaşındaydı ama on altı yaşından beri pasif oluyordu. Şöhret olduktan sonra Efe’yi esk**en birlikte olduğu bazı kişiler para istemek için sürekli arayıp, onu afişe etmek için tehdit ediyorlardı ama çok şükür Efe’nin seks tape’leri ya da uygunsuz fotoğrafları da yoktu. Yani bazı vücut ve popo resimleri vardı tabi ama bunların ona ait olduğunu kanıtlayacak bir şey yoktu o fotoğraflarda. Fakat Efe’nin tek uğraştığı kesim bunlar değildi, bir de kökten dinci bir yobaz tayfası vardı ki onu sürekli ölümle tehdit ediyorlardı. Bu da şöhret ve paranın bedeliydi. Efe yazın Rumeli Hisarı konserlerindeki performansından sonra evine dönerken uğradığı silahlı saldırıdan sonra menejeri artık her yere bir özel korumayla gitmesi gerektiğini düşünerek ona tecrübeli bir koruma aramaya başladı. Askerliğini Hakkari’de komando olarak yaptıktan sonra özel güvenlik sektöründe çalışmaya başlamış olan Murat Akdağ, son on yıl içinde birçok siyasetçinin ve ünlünün de özel korumalığını yapmış profesyonel bir korumaydı. Efe’nin menejeri ona teklif götürdüğünde Efe Akın gibi adı kötüye çıkmış biri adına çalışmak konusunda biraz isteksiz davranan Murat, sonunda bu işi sırf parası iyi olduğu için yapmaya karar verdi. İşin aslı Murat homofobik bir adamdı, eşcinsellerden rahatsız oluyordu. Sportif üçgen vücudu yüzünden bu tiplerin kendisine sürekli asılmasından rahatsız olan Murat, Efe’nin çevresinde bu tarz çok fazla insanla karşılaşmaktan çekiniyordu ama işi kabul etmişti bir kere.
Efe, Murat’ı görür görmez onun homofobik bir adam olduğunu anlamıştı ama homofobi aynı zamanda eşcinselliğin de göstergesiydi. Eşcinsellerden en çok rahatsız olan tiplerin genelde gizli eşcinsel çıktığı da ortadaydı. Murat bir gün Efe’nin birlikte olmak için eve çağırdığı bir aktifi içeri almayınca Efe küplere binmişti. “Sen benim misafirimi nasıl olur da benim evime almazsın ya, sen kimsin?! Kim oluyorsun?!!”, demişti. Murat da kendini savunarak, “Kusura bakmayın Efe bey ama ben özel korumayım, bugüne kadar da kimse için pezevenklik yapmadım, bundan sonra da yapmam”, deyince Efe terbiyesini bozup, “Ay defol ya siktir git hadi! Seni kovuyorum! Derhal çık!!!”, diyerek Murat’a kapıyı gösterdi. Menejeri hemen Efe’yi aradı: “Efe, gözünü seveyim, ya bu adamı ikna edene kadar akla karayı seçtim. Yapma nolursun. Evet biraz pirpirikli bir adam kabul ediyorum ama gerekirse senin hayatı pahasına korur. Bu adam işinin ehli biri, hadi nolursun kırma beni”, dedi. Efe, “Ya nerden buldun bu ayıyı, gerçekten de tam bir ayı gibi”. Menejeri espirili bir şekilde, “Sen ayıları seversin hadi yapma, arayıp söylüyorum yarın tekrar dönsün işinin başına”, dedi. İki gün sonra Efe’nin yeni açılan bir alış veriş merkezinde üç şarkılık kısa bir akustik konser vermesi gerekiyordu ve açıkçası o izdihamda yeniden saldırıya uğramaktan çekindiğinden “Tamam ya üfff, başka birini bulana kadar idare ederim”, diyerek Murat’ın geri dönmesine razı oldu. Efe konsere kadar Murat’la “günaydın” ve “iyi akşamlar” demek dışında tek kelime konuşmamıştı, sanki yokmuş gibi davranıyordu. Konser günü geldiğinde Efe sahneye çıktı ama alış veriş merkezi yönetimi daha fazla insan çekmek için büyük indirimler yapılacağını, çekilişler düzenleneceğini de duyurunca izdiham yaşandı. Efe’nin şarkı söylediği küçük sahneyi aydınlatan büyük spotlardan biri sahneye devrilince Efe ölüm tehlikesi atlatmış ama Murat onu son anda kucaklayarak sahneden uzaklaştırmıştı. Efe, Murat’ın kaslı kollarında geçirdiği, birden bire yakınlaştıkları bu birkaç saniyeden sonra ondan hoşlanmaya başlamıştı. Murat da tuhaf bir çekim duymuştu ona karşı ama adını koyamıyordu. O gece Efe, Murat’a teşekkür etmek için beraber yemeğe gitmeyi tekif etti. Murat önce,”Gerek yok buna, benim görevim bu”, dediyse de Efe’nin ısrarlarını kıramadı.
O gece Efe’nin bir arkadaşının boğaz manzaralı restoranında ikisi için romantik bir akşam yemeği hazırlatmıştı. Efe, Murat’a kendisi hakkında merak ettiği ama soramadığı her şeyi sorabileceğini söyledi. Murat, “Merak ettiğim bir şey yok, zaten siz sürekli göz önündesiniz…”, deyince Efe, “O zaman ben sorayım sana, ister misin?…”, dedi. Murat başıyla onayladı. “Sen neden bu kadar gerginsin bu ibnelik mevzusunda?”, dedi. Murat da geçmişte kendisine sarkıntılıkta bulunan, hatta isim vermeden kendisine ilişki teklif eden tanınmış bazı eşcinsellerin olduğunu da söyleyerek, “Bunlar bana ters şeyler Efe bey, beni rahatsız ediyor sadece”, dedi. “Tamam ama hayatta böyle bir gerçek de var. Ben kendimi bildim bileli böyle hissediyorum. Ve bugün beni sadece eşcinsel olarak değil bir insan olarak görüp yardım ettiğin içinde sana minnettarım”, dedi Efe. “Dediğim gibi bu benim görevim”. “Tamam ama eşcinselleri sevmiyorum dedin”. “Ama yine de… bu benim görevimdi”. “Peki peki, sana bir şey vermek istiyorum”, dedi Efe ve yanında getirdiği çantadan bir kutu çıkardı. “Bunu kabul etmeni istiyorum”, diyerek kutuyu Murat’a uzattı. Murat, “Kusura bakmayın bu profesyonelliğe aykırı”, diyerek kutuyu almak istemedi. “Hep böyle gıcık mısındır?”, dedi Efe, “Ya bir kere de uyumlu davran, bir kere de tamam de”. Murat kutuyu eline alıp açtı, içinden son derece şık ve pahalı bir kol saati çıkmıştı. “Bu… gerçekten çok pahalı bunu kabule edemem,” dedi Murat. Efe, “Sen beğendin mi bu saati?”, diye sordu. “Evet ama…”, dedi Murat, “Bu gerçekten çok pahalı bir saat Efe bey”. Efe yerinden kalkıp saati kutudan çıkardı, elini Murat’a uzatarak, “Takmama izin verir misin?”, dedi. Murat elini ona uzattığında ilk defa elini tuttu, elleri kocaman ve çok seksiydi. Efe Murat’ın koluna saati takarken göz göze geldiler. Murat utanarak gözlerini kaçırdı. “Teşekkür ederim, hiç gerek yoktu”, dedi Murat. Efe, “Boşver. Sana çok yakıştı”.
Efe’nin villasına döndüklerinde Efe iyi geceler dileyerek üst kattaki yatak odasına çekildi. Murat’ı uyku tutmamıştı, kolundaki saati çıkarıp kutuya koydu. İçi rahat etmediğinden onu Efe’nin üst kattaki prova odasına bırakmaya karar verdi. Merdivenleri yavaşça çıktı ve tam prova odasına girecekken, Efe’nin odasının kapısı açıldı. İçerisi karanlıktı. Kutuyu koridordaki vazolu sehpanın üzerine bırakarak merakla ordaya girdi. “Efe bey… iyi misiniz?” “Evet, sadece yalnız hissediyorum”, dedi Efe, “Bu gece benimle uyur musun?…” Murat, “Hayır bunu yapamam”, dedi hemen. “Uyumak dedim sadece”, dedi Efe, “Söz veriyorum sana dokunmayacağım, zaten yatağım bir hayli büyük”. Murat’ın içi içini yiyordu ama Efe’yi kırmak istemedi. “Tamam bir şartla bunu yaparım, bana aldığınız saati yarın geri vereceksiniz. Bunu kabul ediyor musunuz?”, diye sordu. Efe, “Artık uyumak istiyorum”, diyerek sırtını döndü. Bu Murat’ın sorusunun cevabı değildi ama Murat gene de yatağın boş olan pencere kısmına elbiseleriyle uzandı. Belki o gece içtiği birkaç kadeh ya da belki de yorgunluktan uyuyakalmıştı. Sabah erken bir saatte uyandığında kollarıyla Efe’yi sardığını ve ona sarılarak uyuduğunu farketti. Murat hemen yataktan kalkıp aşağıya kata, kendi odasına döndü. Sabah kahvaltıda Efe ile yeniden bir araya geldiler. “Uyandığımda yoktun”, dedi Efe, “Neden gittin?” Murat, “Bakın Efe bey, ben sadece bir korumayım, erkek arkadaşınız değil”, dedi kaba bir şekilde, “Saati de bugün geri vereceksiniz, söz verdiniz”. Efe sakin bir şekilde, “Tamam, geri verdiririm. Sen götürür geri verirsin”, dedi, “Belki o zaman için rahat eder”. Sonra masadan kalkıp odasına çekildi. O gün reklam çekimleri için beraber gittikleri sette Efe, ünlü reklamcı Tekin Koç ile epeyce yakınlaşmıştı. Murat adamın eşcinsel olduğunu Efe’ye gösterdiği ilgiden anlayabiliyordu. Efe, çekimler boyunca Tekin Koç’la flört ederek yakınlaşmasına katlanmak zorunda kalan Murat’a, “Sen saati geri götürecektin. Haydi sen git o işi hallet. Ben burada Tekin beyle oldukça güvendeyim zaten”, diyerek onu uzaklaştırmıştı setten.
Murat saati dükkana iade edip gelene dek Efe’yi düşünmüş, Tekin bey’in ona gösterdiği ilgiden rahatsız olmuştu. Sete geri döndüğünde ise Efe’nin çoktan eve döndüğünü öğrenmiş ve iyice endişelenmişti. Mümkün olduğunca hızla eve döndüğünde Efe’yi evin her yerinde arayıp bulamayınca yatak odasına dalmıştı. Efe yatağında sırt üstü ve çırılçıplak uzanıyordu. Bacakları havada ve hafifçe ayrılmıştı ve muhteşem kılsız poposu son derece davetkar bir görünüm sergiliyordu. Elinde pembe renkli bir dildo vardı ve kalçaları sürdüğü kayganlaştırıcı yüzünden ışıl ışıl parlıyordu. Murat gördüğü bu muhteşem manzaradan etkilenmiş ve penisi hafifçe sertleşmişti. Efe dönüp, “Neden geldin?”, dedi, “Yoksa Tekin’le seks yaptığımı mı düşünüyordun?…” Murat daha fazla dayanamayıp yatağın üzerine çıkarak Efe’nin dudaklarına yapıştı. Efe de Murat’ın üzerindekileri çıkartarak onu sırt üstü yatağa yatırdı ve kucağına çıktı. Murat’ın kaslı göğüslerini okşarken, Murat da onun kalçalarını okşuyor, iyice sertleşen penisini Efe’nin nemli ve kaygan deliğine sürtüyordu. Efe tek eliyle Murat’ın kalın yarrağını kavrayarak deliğine bastırdı,”Seni içimde istiyorum Murat”, dedi. Murat da kalçalarından tutup Efe’yi kucağına bastırarak penisini Efe’nin deliğine geçirdi. “Böyle iyi mi?”, diye sordu Murat. Efe inleyerek Murat’ın penisini dibine kadar içine aldı ve Murat’ın kucağında hoplamaya başladı. “Ahhh harikasın Murat, haydi sik! Sik lütfen! Onu içimden hiç çıkarma!”
Efe zaman zaman eğilerek Murat’ı dudaklarından, boynundan ve göğsünden öpüyor ve bir yandan da kendi penisiyle oynuyordu. Murat alttan vurduğu sert ve seri darbelerle Efe’yi zevkten kendinden geçirmişti. Murat aniden yataktan kalktığında Efe onun gideceğini düşünmüştü ki tam bu sırada Murat’ın o kocaman ellerinin kalçalarından tutarak onu yatağın kenarına çektiğini hissetti. Murat az sonra kendisi ayaktayken onu yatağa domalmış halde dört ayak üzerindeyken sertçe sikmeye başlamıştı. Murat’ın iri testislerinin kendininkilere çarptığını hissederek ard arda zevk patlamaları yaşayan Efe, “Lütfen yüzüme fışkırt spermlerini erkeğim!”, diyordu, “Ağzımı yüzümü spermlerinle yıka bebeğim!” Murat aniden penisini Efe’nin deliğinden çıkarıp bir panter gibi yatağın üzerine atladı. Bir eliyle Efe’yi saçlarından tutup sikine yaklaştırdı, diğer eliyle de hızla otuzbir çekiyordu. Efe ağzını açmış bekliyordu. Sperm gözlerini yaktığından onları kapatmalıydı ama Murat’ı da izlemek istiyordu boşalırken. Murat birden oluk oluk fışkırtmaya başladı. Spermler Murat’ın penisinin deliğinden kalın iplikler halinde fışkırarak Efe’nin yüzüne çarpmaya başlamıştı. Bu sırada Efe’nin ağzına da birkaç damla gelmişti. Murat’ın sperm tadını dilinin üzerinde hisseden Efe hiç düşünmeden onları zevkle yuttu. Murat’ın kaslı ve kıllı vücudu ter içinde kalmıştı. Efe dizlerinin üzerine doğrularak Murat’ın hala sert halde olan ve aşağı yukarı kasılarak zıplayan penisinin kafasını ağzına alarak emmeye başladı. “Dışarıda hep gıcıksın ama yatakta mükemmelsin”, dedi Efe gülerek. Murat eğilip onu dudaklarından öptü, “Seni çok kıskandım”, dedi. “Biliyorum”, dedi Efe, “Bunu yaşamanı istedim”. Aslında Tekin’le aralarında hiçbir şey olmadığını, onun da kendisi gibi pasif olduğunu anlattı sonra beraber uzanırlarken.
Efe artık daha mutluydu çünkü artık hayatında Murat gibi bir adam da vardı. Kendini yalnız hissetmediği gibi daha da güvende hissetmeye başlamıştı. Murat artık onunla yatak odasında uyuyordu ama bunu sadece evdeki hizmetçiler biliyordu. Efe onları kimseye bir şey söylememeleri için tembihlemişti. Birkaç ay sonra prestijli bir TV kanalının ödül programında o yılın en iyi albümü kategorisine aday olduğunu öğrendi Efe. Daha önce hiç bu kadar mutlu olmadığını düşünerek törene katılacağını bildirdi organizasyonu düzenleyen kanala. Ödül töreni sabahında Efe’nin telefonuna bir tehdit mesajı daha gelmişti. “O gece törende sahneye çıkarsan Allah şahidim olsun ki leşini oraya sererim senin göteveren ibne”, diyordu bir tarikat mensubu. Efe yanında Murat varken bu tehditlere artık kulak asmıyordu. Nihayet tören gecesinde en iyi albüm adayları açıklandıktan sonra sunucu, “Evet sayın seyirciler, bu yılın en iyi albümü kategorisinde kazandığı ödülü almak için… Efe Akın’ı sahneye davet ediyoruz! KARŞINIZDA EFE AKIN!” Efe sahneye yürürken, Murat da kalabalığı gözlemliyordu. Tam bu sırada konser salonunun balkonunda bir hareketlilik gözüne çarptı Murat’ın. Sakallı bir suikastçi elindeki dürbünlü tüfeği sahneye doğru çevirmişti. Efe ödülü eline almak için sahnenin merdivenlerinden çıkarken Murat aniden Efe’nin üzerine atıldı ve bir el ateş edildi. Salonda çığlıklar koptu ve büyük bir panik yaşanmaya başladı. Tüfekten çıkan kurşun Murat’a isabet etti ama Murat ayağa kalkıp tekrar Efe’ye ateş etmeye çalışan yobazı alnının ortasından vurarak yere yığıldı. Törene katılan herkes adeta birbirini ezerek salondan çıkmaya çalıştığı için ambulans görevlileri içeri girip Murat’a müdahale edemiyorlardı. Efe Murat’ın yanına oturmuş, “Yardım edin! Arkadaşım ölüyor!”, diye bağırıyordu. Mecburen arkadaşım demek zorundaydı çünkü kimse ilişkilerini bilmiyordu. Oysa “hayatımın aşkı” demek isterdi Murat için…
Birkaç hafta sonra Murat’ın kurşun yarası nihayet iyileşmiş ve Murat da hastaneden taburcu edilmişti. Murat, Efe’nin menejerinden Efe’nin yurtdışında bir yapımcıyla İngilizce bir albüm üzerinde çalışmak için Amerika’ya gideceğini öğrenmişti. “Efe bugün öğleden sonra özel uçakla saat dörtte Los Angeles’a uçuyor”, dedi menejeri, “Bu albüm çok büyük olay olacak, bak göreceksin”. Albüm Murat’ın umurunda değildi, Efe gitmeden önce onu görmek için bir an önce havaalanına sürdü arabasını. Efe’yi uçuş öncesi VIP salonunda beklerken buldu. Efe onu gördüğüne çok sevinmişti, hemen boynun sarıldı ama herkesin içinde onu öpemezdi. “İyi olduğuna sevindim”, dedi Efe, “En fazla beş altı ay sürecek bu albüm, sonra döneceğim…” Murat gözlerinin içine bakarak, “Sonrası yok Efe, sen de çok iyi biliyorsun”, dedi, “Bizi rahat bırakmazlar…”. Efe de bunun yürümeyeceğini biliyordu çünkü eninde sonunda birileri öğrenecekti ve bu onun bugüne kadar inşa ettiği kariyerinin sonu anlamına geliyordu. Kimse eşcinsel olduğu ortaya dökülmüş birinin albümlerini satın almazdı. “Tuhaf bir durum bu…”, dedi Efe, “Oysa neredeyse herkes herşeyin farkında ama ben sürekli bir şeyleri gizlemek zorundayım… Haklısın”. O sırada gelen bir görevli Efe’ye uçağının kalkışa hazır olduğunu söyledi. Efe Murat’ı yanağından öptü ve “Hoşçakal”, diyerek çıkışa yürüdü. Sonra aniden dönüp “Eve uğrayıp anahtarları bırakırsın deği mi?”, dedi buruk bir gülümsemeyle. “Tabi ki”, dedi Murat. Murat eve döndüğünde anahtarları evin hizmetçisine verdiğinde kadın, “Murat bey, Efe bey bunu size vermemi söyledi”, diyerek ona bir kutu uzattı. Murat arabasına binip kutuyu açtığında içinde geri verdiği saati gördü yeniden. Saatin iç kısmında “Seni Sonsuza Kadar Seveceğim” yazıyordu. Murat uzun zamandır hiç ağlamamıştı. Gözlerinden birkaç damla yaş süzülürken saati koluna geçirdi ve bir daha da hiç çıkarmadı.
-SON-
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32