Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
İş aradım, iş oldum
Çalıştığım şirket kapanınca işten çıkarıldım. İş aramaya başladım. İnternet sitelerine CV bıraktım. Almanya doğumluydum. Almanca, ingilizce, bilgisayar, daktilo, güzellik, seksapel, her şey var, ama iş yok. Bulduklarım tatminkar değil. Genç, güzel, dul kadın olarak yılışık teklifler, pespayelikler… Aramalarıma devam ettim.
En sonunda birisi iş ilanımdaki mail adresime mesaj gönderdi. Daha ilk mesajında,
“Başlangıç için aylık sabit 2.500 lira, yol, yemek, sigorta, artı performansa bağlı maaşı aşabilecek prim” yazdı. Artık parasızlık canıma tak demişti. Pek inanamadan, muziplik olsun diye yanıt vererek
“İşin ne olduğunu yazmamışsınız. İş nedir?” dedim.
“Benim özel yardımcım olacaksın. CV resmin, fiziksel görünümün ve yeteneklerin benim aradığım kriterleri karşılıyor. ”
“Sadece onun için mi bu kadar para?”
“Evet… Bir de normal işinin yanı sıra, gün içinde iş stresimi giderme amaçlı, canım çektiğinde seni domaltıp sikerim… Hepsi bu kadar…”
Açıkça argo kullanarak sikerim diye yazmış olması, iş konusunun doğru olup olmadığını bilmesem de hoşuma gitti. En azından sanal seks için uygun görünüyordu adam, tahrik etmişti beni… Yazışmayı sürdürdük.
“Sadece sen mi? ”
“Elbette. Özel yardımcım olarak, sadece ben… Ama eğer prim de almak istiyorsan bazı yabancı müşterilerim de olabilir zaman zaman… Dediğim gibi, memnun kalırlarsa alacağın primlerle maaşın katlanır o durumda… Tabi memnuniyet ve prim ilişkisi bana yaptığın hizmetler için de geçerli” diye yanıt verdi.
Giderek tahrik oluyordum. Oldum olası orospu muamelesi görmek beni tahrik etmiştir zaten… Tabi fantazi olarak. Yoksa boşandıktan sonra o kadar sıkıntı çekmeme rağmen bu tür şeylerden kaçınmıştım hep… Bir süre daha yazıştık. Hatta işi ileriye götürüp sanal seks yaptık. Çok hoşuma gitmişti tarzı. Aklımda kalmıştı o yazışmalar.
Bir süre sonra kalkıp gittim, bir otele yerleştim. O günkü yazışmaların, onun işinin, teklifinin doğru olup olmadığını bilmiyordum. Sonuçta sanal dünyada herkes bazı fantezilerini paylaşıyordu. Ama doğru ya da değil, böyle bir fanteziyi gerçekleştirme ihtimali çekiyordu beni.
Şirketin ismini de vermiş, internetten, web sitesinden araştırmamı yapmıştım. Uluslararası iş yapan ciddi bir şirketti. MSN’den ulaştım ona yine. İş teklifinin geçerli olup olmadığını sordum.
“Elbette” dedi, “Ama bir deneme yapmamız gerek.”
Adresini aldım. İş yerinin kapanma saatine doğru bir saatte sözleştik. Gerçekten de bir iş görüşmesine gider gibi, beğenilmek için makyajımı yaptım, kısacık bir etek giydim, üzerime de yarı transparan bir bluz geçirerek yola çıktım.
Yolda bile yiyecek gibi bakıyordu erkekler. Zira bluzumun içinde sütyen yoktu. Adres villa şeklinde müstakil bir bina idi. Taksi önünde durdu. Etrafta hep iş yerleri vardı. İçeri girdim. Gerçekten de oldukça zengin döşenmiş bir ofisti burası.
Resepsiyon görevlisi kız geldiğimi görünce bana baktı. Baştan aşağıya süzdü. Aklından ne geçtiğini bilmiyorum artık… Kıza patronla randevum olduğunu söyledim. Telefonla geldiğimi haber verdi, onay alınca bana yolu tarif etti. Odasının kapısını çaldım,
“Gir” dedi sert bir sesle. İçeri girdim. Büyük bir ofis masasının arkasında sert hatlı, fakat acaip yakışıklı bir adam duruyordu. Bu O olmalıydı. Benimle sanal seks yapan, beni bürosunda canı her istediğinde domaltıp sikmek isteyen adam
İçim bir hoş oldu, yağlarım eridi bu yakışıklı, otoriter adamın önünde… Masasının önüne geldiğimde başını kaldırdı, baktı ifadesiz bir yüzle. Doğrusu biraz bozulmuştum. Seksi giysilerim, özenli makyajlı halimle beni gördüğünde etkileneceğini düşünmüştüm. Aptal kafam… Böyle zengin, koskoca iş adamı her gördüğü kadının üstüne atlayacak değil ya… Kim bilir ne kadınlar geçmiştir elinden… Ümidim kırıldı doğrusu.
“Kapıyı kapatın” dedi ve telefonunu açıp “Bana kimseyi bağlamayın ve meşgul etmeyin” diye talimat verdi. Öylece ayakta dikiliyordum.
“Demek işi istiyorsun” dedi alaycı bir ifadeyle. Onun bu buyurgan hali ve alaycı, aşağılayıcı tavırları beni anında tahrik etmişti bile.
“Evet efendim” diye uslu uslu yanıtladım.
“Şartları iyice anladın umarım” dedi.
“Evet efendim” dedim yine. Manidar bir ses tonuyla “Çok iyi anladım, merak etmeyin” diyerek ayrıca vurguladım neyi anladığımı…
“Güzel…” dedi, “Şimdi yavaşça etrafında bir dön bakalım”. Dediğini yaptım. “Güzel…” dedi yeniden, “Yaklaş”… Masanın yan tarafına geçtim. Makam koltuğunda oturuyordu. Döner koltuğu bana döndürdü. Yanına gittim. “Diz çök” dedi.
Bir an tereddüt ettim, yüzüne, ifadesiz fakat yakışıklı yüzüne baktım. Bana yazdığı ayıp şeyleri, düpedüz sikerim dediğini hatırladım. Ne çıkar dediğini yapmakla diye geçirdim aklımdan.
Gerçek bir erkekle, gerçek bir seks yaşamayalı öyle uzun zaman geçmişti ki… En kötü ihtimalle aldığım zevk yanıma kar kalırdı. Önünde çömeldim. Pantalonunun önündeki kabarıklığı işaret ederek “Başlayalım” dedi.
Anlamıştım. Oral istiyordu. Kemerini çözdüm, fermuarını indirdim ve elimi uzatıp kilodunu sıyırarak sikini elime aldım. Sıvazlamaya başladım. Hafif sertleşmişti zaten. Dudaklarımı araladım ve sikinin başını ağzıma aldım. Dilimle daireler çizerek yalıyor, ellerimle de sikini, taşaklarını okşuyordum. Bir süre sikinin başını emdikten sonra yavaş yavaş daha çoğunu ağzıma sokmaya başladım.
Oral seks konusunda deneyimliydim. Kocamdan sonra epey macera yaşamıştım. Bu konularda hiç çekincem yoktu. Abartılı uzunlukta olmadıkça bir erkeğin sikinin tümünü ağzıma alabiliyordum. Giderek tümünü sığdırdım ağzıma… Sikinin ucu boğazıma vuruyordu başımı iyice bastırdığımda… Hafiften inlemeye başlamıştı.
“Çok iyi bebeğim… Harika sakso çekiyorsun. Offf… Evet, öyle… Al hepsini ağzına yavrum…” diye söyleniyordu bir yandan…
Başımı ileri geri oynatarak ağzımı siktirdim ona bir süre… Sonra ondan talimat beklemeden ayağa kalktım, külodumu kalçalarımı kıvıra kıvıra eteğimin altından aşağıya indirdim, çıkarıp kenara bıraktım. Bacaklarımı aralayarak üstüne çıktım. İyice sertleşmiş sikinin üzerine oturdum.
Siki çoktan ıslanmış amıma giriverdi. Kalçalarımdan tutarak zıplatmaya başladı beni. Sikinin üzerinde hoplayarak siktiriyordum kendimi. Ama bu kısa sürdü. İçimden çıkmadan ayağa kalktı. Kollarıyla sarmıştı beni. Masasının üzerine oturttu, ayak bileklerimden tutarak bacaklarımı iyice iki yana ve arkaya açtı.
Şimdi sikinin tümünü her vuruşunda daha çok sokabiliyordu içime… Her vuruşunda taşakları amımın dudaklarına çarpıyor, sesler çıkarıyordu. Bacaklarımı omuzlarına yerleştirdi. Elleri serbestti şimdi. Bluzumu düğmelerini açmadan yırtarak açtı. Düğmelerim kopmuş, yerlere saçılmıştı. Ama umurumda değildi o anda.
Memelerimi avuçladı ve sıkmaya başladı. Zaman zaman uçlarını parmaklarının arasına alıyor, hafifçe sıkıyor ve yeniden memelerimi yoğurmaya başlıyordu. Daha çok sıkmasını, canımı acıtmasını istiyordum. Sert bir şekilde sikiyordu beni. Bir süre sonra aniden çıktı içimden.
“Masaya domal hemen” dedi. Ayaklarım yerde, ellerim masanın üzerinde domaldım. Bir eliyle kalçalarımı araladı ve sikini göt deliğimin üzerine yerleştirdi. İtmeye başladı. Onun siki benim suyumla ıslanmıştı ama götüm kuruydu. Zorlanıyordu girmekte.
Çekti kendini. Götümde bir ıslaklık hissettim. Tükürmüştü sanırım. Parmaklarıyla biraz sürdü, sonra sikini dayadı yeniden. İtmeye başladı. Sikinin başı girdi önce, inledim. Yüklene yüklene sokmaya başladı sikini içime. Yavaşça çekiyor, sertçe sokuyordu.
Bir süre sonra yüklenmesiyle kasıklarını kalçalarımda hissettim. Sikinin tümünü sokmuştu içime. Sertçe gidip gelmeye başladı. Birkaç dakika sonra,
“Çömel ve ağzını aç” diye bağırdı. Dediğini yaptım hemen. Sikini ellerime almış, sıvazlıyordum. Sarsıla sarsıla boşalmaya başladı. Ağzım, yüzüm dölüyle kaplanmıştı. Yalayarak temizledim sikini. Masasına döndü, oturdu.
“Hiç fena değil” dedi. Bozulmuştum. İyi olduğumu biliyordum. Sırf beni kızdırmak için böyle söylüyordu, ama kızmıştım gerçekten. “Sen niye boşalmadın? Sorun mu var?” diye sordu.
“Hayır efendim. İş görüşmesinin stresinden herhalde… Yoksa normalde çabuk tahrik olur, kolay orgazm olurum. İstediğim gibi ayarlayabilirim boşalmamı…”
“Pekala küçük hanım… Mülakatın ilk kısmı tamam” dedi, “Yarın gel, başla. Elbette bir deneme süren olacak. Üstünde sürekli seksi kıyafetler olsun. Al şunu, gerekirse bir şeyler alırsın” Bir miktar para uzattı.
“Bluzumun düğmelerini koparttınız” dedim, “Giyecek bir şey bulabilir miyim burada?”
“Resepsiyona sor” dedi.
Bluzumu giydim. Sütyensiz memelerim açıkta kalıyordu, görünmesinler diye bluzun önünü ellerimle tutuyordum. Yüzümde, saçımda yarı kurumuş döl kalıntıları vardı. Odadan çıktığımda gören anlayacaktı olan biteni. Önce ürktüm, ama sonra hoşuma gitti. Patronun orospusu gözüyle bakılacaktı ve bu kışkırtıcıydı.
“İyi akşamlar efendim…” dedim patronuma, çıktım. Tuvalete girdim önce, yüzümü gözümü yıkadım. Resepsiyona gittim. Resepsiyonist kız bir erkekle konuşuyordu. Çalışanlardan birisiydi herhalde. Onlara yaklaşırken alaycı bir gülümseme ile baktılar bana. Aldırmadım hiç, aksine hoşuma gitti. Kendimi aşmıştım bugün…
“Merhaba…” dedim kıza, “Burada işe başlıyorum. Bluzumun düğmeleri koptu da kazayla… Giyecek bir şey ya da dikecek bir şey bulabilir miyiz?” Erkek,
“Dikecek şey var tabii” dedi “dikecek” kelimesini farklı vurgulayarak. Kız arkasındaki bir dolaptan bir tişort çıkardı verdi.
“Bunu giyin, yarın getirirsiniz,” sonra alaycı bir şekilde ekledi “Geçmiş olsun”
Bana dikecek şey var diyen erkeğin yüzüne gülümseyerek baktım. Bakışları değişmişti. Biraz çekinme, biraz istek gördüm bakışlarında… Saçımdaki spermlere bakıyordu arzuyla… Tahrik olmuştu adamcağız… Aklından ne geçirdiğine aldırmadan yürüyüp çıktım, kaldığım otele döndüm. Gece zor uyudum. Yaşadığım şey çok tahrik ediciydi. En azından benim için…
Ertesi sabah erkenden kalktım. Duşumu yaptım. Süslendim. Son derece seksi bir kıyafet seçtim kendime. Tek parça, kısa, ama ultra kısa eteği olan bir elbise giydim. Dekoltesi çok derindi ve sırtı oldukça açıktı. İnce ten rengi çoraplarımı ve ince uzun topuklu şık ayakkabılarımı da giydiğimde aynada gördüğümden oldukça memnundum.
Koridorda, kahvaltı salonunda ve resepsiyonda karşılaştığım otel personeli ve müşteriler de öyle olmalıydılar, zira gözlerini sürekli vücudumda hissedebiliyordum. Kısa bir kahvaltıdan sonra taksiye binip yeni işyerime doğru yola çıktım.
Taksici utanmasa beni gözleriyle sikecekti. İşyerinde resepsiyondaki kızı bir baş selamıyla geçtim ve doğruca odasına gittim. Kapıyı çaldım.
“Gir” dedi aynı otoriter tavırla. İçeri girdiğimde bu kez bakışlarında o umursamaz tavır yerine bir hayranlık fark ettim. Herhangi bir zamanda sahip olacağı “özel yardımcısı”na keyifle baktı bir an.
“Gel şöyle Gül…” dedi, “Şu dosyaları al ve düzenle. Zor değil.”
İşe koyuldum. O da bilgisayarında bir şeylerle uğraşıyor, gelen telefonlarla konuşuyor, önündeki yazışmaları okuyordu. Birkaç saat bana söylediği işleri yaptım, o da kendi işleriyle ilgilendi. Benimle ilgilenmesini istiyordum, ama hiç oralı değildi. Derken,
“Buraya gel” dedi. Önünde kalın bir dosya vardı ve onu inceliyordu. Döner koltuğunu yana çevirdi. “Dizlerinin üzerine…” dedi sadece.
Bu defa hiç duraksamadan hemen diz çöktüm önünde ve bir gün önceki gibi, sikini çıkarıp ağzıma aldım, emmeye, yalamaya başladım. O hala elindeki dosyayla ilgileniyordu. Ama siki sertleşmeye başlamıştı bile.
Elimden gelen her şeyi yapıyordum. Sikini, taşaklarını yalıyor, okşuyor, emiyordum. O ise siki taş gibi olmasına rağmen bana bakmıyordu bile. Uzun bir süre uğraştım. Sonunda siki kasılmaya başladı. Gelmek üzere olduğunu anlamıştım. Sikinin tümünü soktum ağzıma. Ucu boğazıma dayanmıştı. Emiyordum o halde.
Elindeki dosyayı masaya bıraktı, kasıldı ve fışkırmaya başladı. Dölleri ağzımı, boğazımı doldurmuştu. Yavaşça yalayarak temizledim sikini yine. İşaret parmağımı ağzıma götürüp kırmızı rujlu dudaklarımın kenarından akan spermleri temizlemek isterken bileğimi tutup engel oldu,
“Aferin” dedi sadece, “Şimdi hiç dokunmadan, bu halinle tuvalete git, orada temizle yüzünü gözünü…”
Odadan o vaziyette çıktım. Yüzümde, dudaklarımda döllerinin kalıntıları vardı. Birkaç kişinin anlamlı bakışları arasında tuvalete gittim, temizlendim, makyajımı tazeledim ve odaya döndüm. Günün gerisi işle geçti. Çok fazla işim yoktu aslında. En azından zor bir işim… Akşama doğru,
“Hazırlan, çıkıyoruz” dedi. Toparlandım. Çıktık. Arabasına bindik. Şöförüne bir adres verdi. Şık bir restauranda indik araçtan.
“Önemli kişilerle buluşacağız. Amerikalı işadamları. Onları memnun etmemiz şart. Çok önemli bir iş bağlayabiliriz. Ben işle ilgileneceğim, sen de duruma göre ilgilenmen gereken her şeyle…”
“Peki efendim” dedim uysal bir tavırla… “Siz nasıl isterseniz…”
Güldü. Masamıza gittik. Misafirleri az önce gelmişti. Orta yaşlarını biraz aşmış üç erkek… İngilizce konuşuluyordu, ama dile hakim olduğumdan sohbetten geri kalmadım. Beni iş ortaklarının her türlü memnuniyeti ile de ilgilenen özel asistanı olarak tanıştırmıştı. Lafın ucu kim nereye çekerse oraya gidiyordu zaten.
Yemekte bolca iş konuşuldu. Detaylar sonraya bırakılmak kaydıyla başka konulara da geçildi. Alkol kendini göstermeye başladığında ise açık saçık hikayelere kadar uzanmıştı. Adamlar bunlar konuşulurken bana bakıyorlar, “her türlü memnuniyet”ten kastedileni doğru algılayıp algılamadıklarını anlamaya çalışıyorlardı. Tavırlarımdan anladılar da… Tatlılardan sonra o kalktı.
“Gecenin kalanında rehberiniz Gül…” dedi, “Sizlerle o ilgilenecek. Her türlü ihtiyacınızı, isteğinizi giderecek. Hiç çekinmeyin lütfen…”
Adamlarla kalmıştım masada. Bir süre sonra bir kulübe gitmek istediklerini söylediler. Taksiye atlayıp lüks bir kulübe gittik. Biraz sohbet ve alkolden sonra bir tanesi dans etmek istedi. Kalktık. Dans ederken ellemediği yerim kalmadı. Kısa eteğimin altından külodumun üzerinden amımı bile okşadı adam.
Sonra onun yerini bir diğeri aldı. Farklı değildi. Üçüyle de sırayla, bir süre dans edip içki aldıktan sonra otele dönmek istediklerini söylediler. Beraberce gittik. Lobide onlarla yukarı çıkıp çıkmayacağımı sordular.
“Elbette” dedim, “Neyi, nasıl isterseniz… Sizi memnun etmek benim görevim beyler… Sınırlama yok kesinlikle…”
Gülümsedim. Artık kesinlikle anlamışlardı bu gece onların orospusu olduğumu… Asansöre bindik, çıktık.
“Fakat hep birlikte…” dedi birisi. Olur diye başımı salladım. Birisinin odasına girdik. Lüks bir süitti. Üzerlerindekileri çıkardılar üçü de. Birisi radyoda bir müzik ayarladı.
“Dans et bize” dedi. Ellerine birer kadeh alıp viskilerini yudumlarken beni izlemeye hazırlandılar.
Üstümdekileri müziğin ritmine uygun hareketlerle teker teker çıkartarak –ki fazla bir şey yoktu zaten- çırılçıplak dans etmeye başladım. Ayağımda yüksek topuklu iskarpinlerim ve ayak bileğimdeki altın zincirden başka bir şey yoktu üzerimde… Sikleri hafiften sertleşmeye başlıyordu. Dans ederken sırayla yanlarına yaklaşıp sürtünüyor, arada kıçımı siklerinin üzerine getirim oynatıyordum.
İyice heyecanlanmaya başlamışlardı. Sonunda birisi kıçımı sürterken kolumdan yakaladı, yere çöktürüp sikini yüzüme dayadı. Dudaklarımı araladım ve sikini ağzıma aldım. Bir diğeri arkama geçmiş, yere uzanmış amımı yalıyordu. Öteki de memelerimi okşuyor, sikini yüzüme sürüyordu.
Sırayla yer değiştirerek ağzımı siktiler. Sonra birisi yere uzandı, üzerine oturmamı istedi. Sikinin üzerine oturdum. Bir diğeri hemen arkama dolandı ve sikini götüme bastırmaya başladı. Üçüncüsü de kalan son deliğe, ağzıma yöneldi. Bu işi daha önce de yaptıkları belliydi. Çok uyumlu hareket ediyorlardı.
Ben de alışıktım. Boşandıktan sonra özgür kalma sevinciyle bir zaman kendimi dağıtmış, aklıma gelen her şeyi yapmıştım. Grup seks de dahildi yaptıklarıma… Tecrübeliydim. Hepsi yerlerini alınca ritmik şekilde hareket etmeye başladılar. Arada yer değiştirerek bir süre siktiler her yerimden.
İlk önce götümdeki boşalmaya başladı. Nefes nefese yere yığıldı ardından. Ağzımdaki onu takip etti. Dölünü yüzüme fışkırtarak o da uzandı. En son amımdaki kasılmaya başladı.
“İçine boşalacağım” dedi fısıldayarak, onay almak istercesine.
“Nasıl istersen” dedim, “Sizinim ben… Bu gece üçünüzün de kölenizim. Özel geyşanızım…”
Bu son söylediğim laf üzerine bağırarak boşalmaya başladı içime… Amımda hissediyordum ıslaklığını. Ben de kendimi tutamadım daha fazla… Bütün deliklerime, yüzüme boşalan döller delirtmişti beni de… Haykıra haykıra orgazm oldum amımdaki Amerikalıyla beraber…
Bir süre öylece yattılar. Ben banyoya gidip temizlendim. Duş aldım ve yanlarına döndüm. Elbette çırılçıplak. Gerçekten bir köleymişim gibi önlerinde eğilerek sordum efendilerime,
“Evet beyler…” dedim, “Şimdi ne istersiniz?”
“Of, bitirdin bizi Gül… Artık yatıyoruz” dediler. Süitleri birbirine geçişliydi. Bir yatak da bana göstrdiler kalmam için. “Sen burada kal. Gece boyu canımız çekerse uğrarız yanına belki…” dediler gülerek.
Uyuduk. Daha doğrusu ben uyumaya çalıştım. Sabaha kadar iki kez geldi birileri yanıma… Hangisi ya da hangileriydi bilmiyorum bile. Sadece bacaklarımı aralayıp siktiler, gittiler üzerime boşalarak… Sabah hep birlikte mükellef bir kahvaltıdan sonra izin isteyip ofise döndüm.
“Orada görüşürüz” diye teşekkür ettiler ve şişkin bir zarf tutuşturdular elime. Takside açtım. İçinde yüklüce bir para vardı. Takside ıslanıverdi amım. Hesapta müşterilerimize orospuyu oynayacakken tam bir orospu olmuştum.
Sonraki on günüm benzer şekilde geçti. İlk görüşmelerimizde yazmış olduğu gibi, iş yerinde ya da bazen evinde, istediği her an sikti beni. Bazen iş yapacağı adamlara, bazen arkadaşlarına sundu. İtiraz etmeden yaptım her isteneni.
Tam bir orospuya dönmüştüm. Her sikiş hizmetimin sonunda elime tutuşturulan paraların hesabı yoktu neredeyse. Bu hayatın tümüyle bağımlısı olacağımdan korkmaya başlamıştım. Zira parasal yönden müthiş tatminkar ve bir o kadar da heyecan vericiydi benim için bu hayat. Sonunda bir gün ofiste,
“Evet Gül hanım…” dedi, “Denemeyi büyük bir başarıyla geçtin. İşe devam edecek misin?”
Bu anı çok düşünmüştüm… Korkum daha ağır bastı. Ya da tek bir kişiye bağımlı olmak belki de… Zira kalmaya karar verirsem asıl işimi bırakmam gerekecekti. Ve geri dönüşü olamayacaktı. Yaklaştım. Dudaklarına bir öpücük kondurdum.
“Teşekkür ederim” diye fısıldadım.
Dizlerimin üzerine çöktüm. Sikini ağzıma aldım ve son, özel bir teşekkür daha ettim. Tüm ustalığımı konuşturarak harika bir orgazm yaşattım patronuma… Ağzımda topladığım tüm dölünü ona göstererek afiyetle mideme yolladım. İşim bitince kalkıp toparlandım. Koltuğunda kaykılmış vaziyette, hayranlıkla bana bakan erkeğe,
“Hoşça kal” dedim. Döndüm, çıktım.
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32